İsmail BÖLÜKBAŞI

Emekli SAT Astsubay

Yaş:63 Boy:187 Kilo:95

Bypass ameliyat tarihi : 09/07/2002

Konu: Ağır Dağı’na Bypass Tırmanışı

Geçen sene Profesör Dr. Bingür Sönmez tarafından Memorial Hastanesinde bypass ameliyatı olduktan sonra çalışmamaya karar verdim. Marmariste bir sitedeki yazlık daireme yerleşerek bundan sonraki hayatımı gönlümce yaşamak için kendimi hayatın akışına bıraktım. Zira 1960 yılından beri 26 yılı Deniz Kuvvetlerinde olmak üzere non stop 42 yıl çalışmıştım.

Marmaristeki emeklilik yaşamımda güne her sabah deniz kenarında 1 saat yürüyüş yaparak başlıyordum. Haziran ayının sonuna doğru Bingür Hocam telefon ederek Ağrı Dağı’na Bypass projesinden bahsetti. Hiç tereddütsüz böyle bir organizasyonda görev almaktan mutluluk duyacağımı belirttim.

İkinci telefon görüşmemizde program netleşince İstanbul’a gelerek son derece güzel organize edilmiş ve medyanın büyük ilgi gösterdiği basın toplantısına katıldım.

Nihayet 16 Ağustos 2003 Cumartesi günü saat 08:00 uçağı ile Van’a hareket ettik. Van’da saat 11:00 civarında yöreye has lezzette peynir, kaymak, tereyağ, bal ve sahanda yumurtadan müteşekkil güzel bir kahvaltıdan sonra minibüslerle Doğu Beyazıt’a hareket ettik. Doğu Beyazıtta, önceden yerlerimizin ayrıldığı İsfehan Otel’e yerleştik. O akşam otelin lobisinde Nasuh Mahruki tarafından verilen Ağrı Dağı’na tırmanışla ilgili brifingten sonra odalarımıza çekildik. Ertesi sabah 17 Ağustos 2003 Pazar günü saat 08:30 civarında damperli kamyonlarla Ağrı Dağı’na tırmanış noktası olan 2000 m’ rakımlı Eli köyüne hareket ettik. Eli köyüne vardığımızda küçük sırt çantalarımız ve batonlarımız ile 3350 m’deki anakampa doğru Nasuh Mahruki liderliğinde tırmanışa geçtik.

Tırmanış sırasında ayrı ayrı her Bypasslıya refakat eden Akut personeli vardı. Bana refakat eten Akutçu Süleyman Vardar son derece sempatik ve kibar bir arkadaştı. Tırmanma süresince benimle profesyonelce ilgilendi. Hemen bir adım önümde bütün hareketlerimi dikkatle izliyor sık sık gerekli tavsiyelerde bulunuyordu. Bir adım arkamda beni takip eden oğlum Bora ile tırmanışı büyük bir moral ve istekle sürdürürken, tahminen yolun yarısında Kardiyolog Dr. Deniz Şener biraz kilolu oluşundan dolayı havlu atıp yolun geri kalan kısmını at sırtında gitmeye karar verdi.

Bir müddet sonra Prof. Dr. Bingür Sönmez’de kondisyon yetersizliğinden dolayı çok yorulmuştu. Bana yakın telsizlerden Cem Sayoğlu’nun ısrarla “İsmail Beyi ata bindirin.” anonslarını duymaya başladım. Nitekim biraz ilerde katırcılardan biri bana yaklaşarak yanında getirdiği ata binmemi, atın bu maksatla bana tahsis edildiğini söyledi. Ben gayet iyi olduğumu, yorgunluk hissetmediğimi ve ata binmeyi hiç düşünmediğimi söyleyerek tırmanışa devam ettim. Emekli bir SAT personeli olarak şunu ifate etmeliyim ki, bizim hiç sevmediğimiz ve duymak istemediğimiz kelimeler PES ETMEK ve VAZGEZMEK’tir. Biraz geride kalmama rağmen ana kamp’a gayet mutlu ve moralli olarak ulaştım. Çadırlarımızı kurduk ve yemekten sonra çadırlarımıza istirahate çekildik.

18 Ağustos 2003 Pazartesi günü sabahı, 4200 m’deki ikinci kamp yeri için antrenman mahiyetinde ve o seviyedeki ortama alışmak için (Aklimatizasyon) 3800 m’ye çıkıp ve geri dönüş için tırmanışa başladık. Kafilenin en yaşlısı ve Dr. Deniz Bey’den sonra en kilolu ferdi olarak tırmanırken Akutçu ve diğer genç arkadaşlara ayak uydurmam imkansızdı. Haliyle onları geriden takip ediyordum. Fakat tırmanıştan vazgeçmeyi aklımdan bile geçirmedim. Kararlı ve disiplinli bir şekilde zirveye ulaşmaya odaklanmıştım. 3800m’ye problemsiz çıktık. Orada bir iki saat kaldıktan sonra tekrar aşağıya inişe geçtik ve ana kamp mahaline bütün kafile problemsiz döndü.

Akşam yemeğinden sonra kardiyolog Dr. Deniz Şener yarınki tırmanış hakkında benimle konuşmak ihtiyacını duydu. “Doktorunuz olarak sizin bu zirve tırmanışını tasvip etmiyorum. 4200 m’de gece sıfırın altına düşer, bu da sizin sağlığınız için iyi olmayabilir dedi. Hem siz buraya kadar gelmekle bile misyonunuzu tamamladınız ve kamu oyuna gerekli mesajı verdiniz. Eğer tırmanış için ısrar eder ve tırmanış sırasında ayağınız bile burkulsa şu ana kadar kamuoyuna yansıttığımız olumlu hava tamamen değişebilir. Bu yüzden doktorunuz olarak en başta sizin sağlığınız açısından yarın zirveye tırmanacak kafileye katılmamanızı ve bizimle kampta kalmanızı tavsiye ediyorum” deyince ben de doktorum olarak Deniz Beyin tavsiyelerini saygıyla karşıladığımı ifade ettim ve kampta kalmaya karar verdim.

19 Ağustos 2003 Salı sabahı saat 10..00 civarında Prof. Dr. Bingür Sönmez, Dr. Deniz Şener, Cem Sayoglu ile birlikte sıraya dizilerek tırmanış için kamptan ayrılan bütün kafilenin ellerini sıkarak merasimle uğurladık. Aralarında olamamaktan dolayı içim burkulurken oğlum Bora’nın zirveye çıkacak kafilede olması beni teselli ediyordu.

Öğlenden sonra kafilenin sağ salim ikinci kap yerine 4200 m’ye tırmandığı ve kap kurduğu haberini aldık. Akşama doğru bypasslı arkadaşlar Selim Sitar ve Ayhan Çakar ile birlikte Sayın İhsan Kalkavan’da kafile lideri Nasuh Mahruki’nin gördüğü lüzum üzerine 4200m’den, 3350 m’deki ana kamp yerine akutçular nezaretinde gönderildiler.

20 Ağustos Çarşamba günü ana kamp yerinde malzemelerimizi toparladık çadırlarımızı söktük ve saat 11:00 sivarında zirveye çıkanların anakamp’a gelmesinden sonra hep birlikte Eli köyüne doğru inişe geçtik.

Eli köyünde bütün kafile toplandıktan ve sağlık kontrolünden geçtikten sonra yine aynı damperli kamyonlarla Doğu Beyazıt’a hareket ettik. İsfahan Otel’e yerleştiğimizde Ağrı Dağı’na Bypass Tırmanışını kazasız ve firesiz tamamlamış olmamız sevinç ve mutluluğu ile birbirimizi kutladık.

21 ve 22 Ağustos 2003 Perşembe ve Cuma günlerini Doğu Beyazıt’ta sosyal etkinliklerle geçirdikten sonra 23 Ağustos 2003 Cumartesi günü Doğu Beyazıttan Van havaalanına gittikten sonra THY ile İstanbula dönüş yaptık.

Ağrı Dağı’na Bypass Tırmanışını başarıyla gerçekleştirmiş ve bunu yazılı ve görsel medya aracılığı ile kamu oyuna vermek isteyen mesaja en iyi şekilde verebilmiş bir bypasslı olarak sevinç ve mutluluk duyuyorum.